Ana içeriğe atla

Bermuda Şeytan Üçgeni


Merhaba arkadaşlar, bugünkü yazımda size dünya üzerindeki en esrarengiz ve açıklanamayan olayların yaşandığı bir yerden bahsetmek istiyorum.

Bu yer muhtemelen adını daha önce de duymuş olduğunuz Bermuda Şeytan Üçgeni’dir.

Bermuda Şeytan Üçgeni’ndeki esrarengiz olaylardan ve bu bölge ile ilgili ortaya atılmış teorilerden bahsetmeden önce bölgenin coğrafi sınırlarını belirtmek istiyorum. Bermuda Şeytan Üçgeni; Florida, Porto Rico ve Miami arasında yer alan 500.000 milkarelik yani yaklaşık 1.200.000 kilometrekarelik bir su parçasıdır.









Atlas Okyanusu’nun  bu küçücük yerinde yaşanan garip ve açıklanamaz olaylar bölgeyi her daim çeşitli bilim çevreleri, usologlar, ufologlar ve kaos teorisyenlerinin ilgi odağı haline getirmiştir.

Peki bölgeyi bu denli ünlü yapan esrarengiz ve açıklanamayan olaylar nelerdi?

Bu olayları tarihsel bir sıralama içerisinde anlatmaya başlamadan önce ilk olarak Bermuda Şeytan Üçgeni’nin dünya tarafından tanınmasını sağlayan olayı anlatmanın gerekli olduğunu düşünüyorum.

Bermuda Şeytan Üçgeni’nin tanınmasını sağlayan olay; ABD havacılık tarihinin en gizemli kayıp vakası olan “19 Sefer Sayılı Keşif Uçuşu’dur. Uçuş Florida’da 5 uçak ve deneyimli  pilotlar ile yapılacak olan, normal şartlarda kolaylıkla başarı ile sonuçlanması gereken bir eğitim uçuşudur. Uçaklar havalanmadan önce hava gayet açık ve durgun, deniz ise orta seviyede kabarıktır. Yani uçuş için hava kaynaklı herhangi bir sorun bulunmamaktadır.

Beş uçak önceden planlandığı gibi 13 kişi ile tam saatinde havalanır. Uçuşun birinci saati henüz dolmamışken uçuştan sorumlu baş pilot kuleye uçağı ile ilgili bir sorun yaşadığını, elektronik hiçbir cihazın çalışmadığını ve pusulasının da bozulduğunu bildirir. Özellikle pusulanın yanlış yeri göstermesi oldukça nadir görülen bir şey olsa da yine de ihtimal dahilinde olan bir durumdur ancak buradaki kafa karıştıran olay beş uçakta birden aynı şeyin yaşanıyor olmasıydı.

Bu uçuş ile ilgili gizem, yardım çağrısından yaklaşık üç dakika sonra beş uçağın birden tamamen ortadan kaybolması ile başka bir boyuta taşınır. GPS sistemleri, yer bulma cihazları ve gökyüzünde uyduları olan insanoğlu artık dünya üzerinde hiç kaybolmayacağını düşünürken son teknoloji donanıma sahip beş uçak birdenbire adeta gökyüzünden silinmişti. Bu kayıp olayı açıklanamaz bir olaydı.
Kaybolan beş uçağı bulmak için aynı yere hemen koca bir deniz uçağı gönderildi ancak bu deniz uçağından da bir süre sonra bir daha asla haber alınamadı… 24 saat içinde altı uçak ve yirmi dört mürettebat açıklanamaz ve esrarengiz bir şekilde Bermuda Şeytan Üögeni’inde kaybolmuştu.

Bermuda Şeytan Üçgeni’ne dair ilk farkındalıklardan biri Kristof Kolomp’un günlükleri sayesinde ortaya çıkmıştır. Kolomp 1492 yılında mürettebatı ile birlikte bilindiği gibi henüz eski kıta tarafından keşfedilmemiş olan Amerika’ya doğru yola çıkmıştır. Kolomp bu seferide farkında olmadan Bermuda Şeytan Üçgeni’nden de geçmiştir ve günlüğüne şunları yazmıştır: “ Gökyüzünde garip garip ışıklar görüyorum ve yukardan ateş topları düşüyor okyanusa.  Ne olduğunu anlayamadığım uçan nesneler ve sis garip bir vızıltı ile etrafımızda dolaşıyor. Pusulam bozuldu ve kuzeyi altı derecelik bir hata ile gösteriyor. Zaten dünyanın kenarından düşmeyeceğimize zar zor inandırdığım tayfamın bu olanları görmesi beni iyice tedirgin ediyor.”


Elbette Kolomp bir denizci ve yaşadıklarını aşırı derecede bir abartı ile anlatmış olabilir ancak günlüğüne düştüğü bu notun tam Şeytan Üçgeni’nin üzerinde yazılmış olması bir tesadüf müdür?

Bermuda Şeytan Üçgeni birçok Batılı tarafından araştırılsa da buraya ait en eski yazılardan biri çoğu Batılı tarafından göz ardı edilmektedir. Bu kaynak; 1528 yılında o bölgeye gitmiş olan ve Kitab-ûl Bahariye’de bu bölgeden bahsetmiş olan Pîrî Reis’tir. Bir Türk denizci olan Pîrî Reis Amerika Kıtası ile ilgili çizdiği haritalarda tam Bermuda Şeytan Üçgeni’nin olduğu yere bir rüzgar gülü koymuştur. Pîrî Reis haritalarında rüzgar güllerini genellikle büyük enerjilere sahip yerlere koyardı ve Bermuda da bunlardan biriydi.

Amerikan donanmasının en büyük gizemlerinden biri de yine Bermuda Şeytan Üçgeni’nde yaşanmıştır. 1918 yılında “Saysklop” adlı bir kömür gemisi Porto Rico’dan Miamiye doğru altı günlük bir yolculağa çıkmış ve varış noktasına an itibari ile 95 yıl geç kalmıştır. Gemi Şeytan Üçgenine Girmiş ve bir daha gemiden haber alınamamıştır.

Bermuda Şeytan Üçgeni’nde son yüzyılda 1000’in üzerinde kayıp vakası yaşanmıştır. Bu vakalardan en ilginçlerinden biri de 1968 yılında Cadı Kazanı adlı bir teknenin başına gelenlerdir. İki arkadaş güzel bir günde tekneleri ile açılmak isterler ve okyanusa doğru yola koyulurlar. Belirli bir süre açıldıktan sonra denizde göremedikleri bir cisme çarparlar. Tekne batacak derece bir hasar görmez ancak yine de teknedeki iki kişi durumu sahil güvenliğe bildirirler ve yardım isterler. Sahil güvenlik çağrıyı alır ve yardım için yola koyulur ancak 19 dk. Sonra oraya vardıklarındaki manzara ilginçtir. Ortada ne bir ceset ne de tekneden en ufak bir iz vardır. Sanki tekne birden bire okyanusun içinde silinip gitmiştir.

Bermuda Şeytan Üçgeni’ne girip başından garip olaylar geçtikten sonra hayatta kalan çok az insan vardır. Bunlardan biri de 1970 yılında Porto Rico’dan Miami’ye uçan Amerikalı bir pilottur. Pilot başından geçenleri şu şekilde anlatmaktadır:”  Porto Rico’dan Miami’ye doğru havalandım, yolculuğumun otuzuncu dakikasında çok garip olaylar yaşamaya başladım. Önce bütün elektronik cihazlarım arızalandı ve pusulam bozuldu. Hemen durumu kuleye bildirdim ancak etrafımda gördüğüm manzara beni şok etti. Uçağımın etrafını beyaz bir sis bulutu sarıyordu ve adeta etrafımda bir tünel oluşturuyordu tünelin sonunda mavi gökyüzünü görebiliyordum. Bu buluttan kurtulmak için hemen uçağı o tarafa doğru yönlendirdim ancak içinde bulunduğum buluttan tünelde önce beyaz düz çizgiler gördüm ve sonra bu çizgiler saat yönünde kıvrılmaya başladıkça. Çizgiler kıvrıldıkça tünel daralıyor ve adeta gittikçe birbirine yaklaşan duvarlar gibi uçağımı sıkıştırmaya başlıyordu. Son anda bulut kapanmadan o tünelden çıktım ve kulenin sesini duydum. Elektronik cihazlarım ve pusulam düzelmişti. Kuleye nerede olduğumu sordum ve onlar da bana üç dakikadır benden sinyal alamadıklarını ancak şimdi sinyal alabildiklerini ve Miami üzerinde olduğumu söylediler. Ben onlara bir hata yaptıklarını, henüz otuz üç dakikadır yolda olduğumu ve Miami’ye ulaşmak için otuz dakikam olduğunu söyledim ancak kafamı aşağıya çevirdiğimde şok olmuştum. Ben Miami üzerindeydim…”


Bermuda Şeytan Üçgeni’ndeki bunlar ve benzeri olaylar nedeni ile bu bölge üzerinde birçok araştırma yapılmış, birçok teori ileri sürülmüştür. Kimileri için burası uzaylıların dünyaya gelmek için kullandıkları bir üsttü ve deney için insanları buradan alıp götürüyorlardı. Kimileri için bu bölgenin altında Kayıp Şehir Atlantis bulunmakta idi ve bu garipliklere Atkantis’in ileri teknoloji cihazları yol açıyordu. Kimilerinde göre de bölgenin altında çok büyük doğal gaz yatakları vardı ve okyanus tabanının soğuk olması nedeni ile de bu gazlar katılaşıp hidrat halini alıyordu. Golf Stream sıcak su akıntısı sayesinde bu hidrat parçacıkları birden bire gaz halne geçip hızla havaya yükseliyor bu dasuyun kaldırma kuvvetinin düşmesine, bu nedenle de birden bire gemilerin denizin dibine inmesine yol açıyordu. Bu gazlar ile birlikte havanında yapısı bozulduğu için uçaklarda havaya bağlı olarak yere çakılıyorlardı...

Yorumlar

  1. Bu konuda belgesel de izlemiştim, bu yazı da belgeseli hatırlattı ve sanki aynı, çok ilginçtir ki hâlâ gizemi korunan bir bölge, büyük bir heyecanla izlemiştim, şimdi de büyük bir heyecanla okudum. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Herkes okumalı. Heyecan verici bir konu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmeseniz çok sevindim bizi google'da önerseniz çok memnun oluruz.

      Sil

Yorum Gönder

Lütfen yazı ile ilgili görüşlerinizi benimle paylaşın.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkçe İsimlerin İngilizceleri

Bazı isimler dünyanın hemen her yerinde ve hemen her toplumunda kullanılmaktadır. Bu isimlerin her yerde kullanılmasının temel nedenleri; ilahi dinlerde geçmeleri, sömürgecilik anlayışına bağlı kültürel aktarımlar sonucu kullandırılmış olmaları, diğer kültürlere özenme, tarihe damgasını vurmuş liderlerin isimleri olmaları... gibidir. Peki bizim dilimiz ile İngilizcede ortak olarak kullanılan isimler nelerdir_  İşte bu isimlerden bazıları: Türkçe-İngilizce Süleyman ----> soloman Yunus ----> Jonah Nuh ----> Noah Zekeriya ----> Zacharia Meryem ----> Mary Adem---->Zdam Kamuran ---->C ameron Can ----> John İsa ----> Jesus Musa ----> Moses Kerem ----> Kareem Kenan ----> Keenan Yusuf ----> Joseph Yasemin ----> Jasmine Bünyamin ----> Benjamin Biryan ----> Brian İshak ----> İsaac Yakup---->Jakop Selin  ----> Selene Defne ----> Dephny Harun ----> Aaron. >>Türk ünlüler İngiliz olsalardı isimleri ne olurdu? Görmek için tıkla

Selfie'nin Türkçe Anlamı Nedir? Selfie'nin Türkçe Karşılığı Nedir?

Selfi'ye Türkçe Karşılık Bir selfie furyasıdır gidiyor memlekette ve dünyada. Herkes selfie çekiyor da nedir bu selfie?  Selfie ne demektir? Türkçe Karşılığı nedir? Öncelikle anlamına bakalım: Selfie , fotoğraf makinasını ter çevirerek insanın kendi resmini çekmesi demektir. Bu kadar basit ama sıkıntı Türkçe karşılığında. TDK geçenlerde yaptığı açıklamada selfie kelimesi için Türkçe karşılık arandığını ancak henüz bir  karşılık bulamadıklarını açıkladı. Ben de sizlere hadi bir beyin fırtınası yapalım diyorum.  Aklııuza gelen ilk Türkçe karşılığı yazın.  Ben de en beğenileni ası(afiş) olarak hazırlayıp yayınlayayım. Facebook impressum hakkında bilgi almak için tıklayın

Düşük Bel Pantolon Nereden Çıkmıştır

Düşük Bel Pantolonun Hikayesi Türk giyim kültürüne Amerika' dan girmiş olan " düşük bel pantolon " un nereden çıktığını biliyor musunuz? Düşük bel pantolon icat ediliş açısından en garip hikayelerden birine sahiptir . Düşük bel pantolon ilk olarak Amerika'daki hapishanelerde kullanılmaya başlanmıştır. Nedeni ise çok ilginç. Hapishanelerdeki mahkumlar cinsel olarak kısıtlandıkları için hem cinslerine ilgi duymaya başlamışlar. Ancak o dönemlerde böyle şeylerin dile getirilmesi adamı ipe götüreceği için mahkumlar da bu isteklerini gardiyanlara belli etmeden gösterebilmek adına bir yöntem geliştirmişler. Bu yöntem yazının başlığından da tahmin edebileceğiniz üzere pantolonu biraz aşağı indirerek popoyu göstermek. Hay gözünü sevdiğimin Türk kültürü, her geçen gün senden kopup nerelere gidiyoruz!.. Hayır pantolonu ilk kullanan milletlerden biri olmasak içim yanmayacak. "Selfie" Sözüne Önerilen En İlginç Türkçe Karşılıklar>> Düşük