Bu teori bazı kesimler tarafından bilip bilmeden eleştiriliyor hatta kimileri dalga geçme cüretini bile gösteriyor. Peki bu teorinin gerçek hikayesi nedir, neden ortaya atılmıştır?
Bu teori M. Kemal Atatürk'ün, uydurukçacılar nedeniyle bir çıkmaza giren Türkçenin kurtarılması ve içinde bulunduğu bataklıktan çıkması için ortaya atılmıştır. Dönemim gerçeklerini göz önünde tutan M. Kemak böylesine bir siyasi hamle yaparak Türkçeyi kurtarmış, onu uydurukçacıların elinden almıştır.
Uydurukçacı çevreler Atatürkçü ya, Atatürk de dilde reform yapmış ya… Gerisini düşünmeden illa o telden çalacaklar. Yani, bunlar ideolojik saplantılar ve yönlendirmeler ile bir akıma kapılıp, Agop gibi düşünenlere hizmet etmişlerdir. Oysa Atatürk’ün dille ilgili reformu bunların düşündüğü gibi değildir. Ancak Agop’lar, Hırant’lar
bu milletin, değerlerinin aleyhine olan her işin arkasına hep Atatürk’ü koydukları gibi uydurukçanın arkasına da onu koydular. Güya Atatürk, Türkçe’nin sırf öz Türkçe kelimelerden oluşmasını istemiş. Onlar da bunun için uyduruyorlarmış. Bu doğru değildir. Atatürk, Türk Dil Kurumu’nu kurduğunda, böylesi bir etki altında kalarak Türkçe’nin sadece Türkçe kelimelerden oluşmasını istemiş, ancak kısa bir süre sonra, bu düşüncenin yanlış olduğunu, Türkçeyi daraltacağını, kısırlaştıracağını görmüş ve “Güneş-Dil Teorisine” geçilmesini isteyerek “Öz Türkçeden” vazgeçmiştir. Bu husus kendi hatıralarında ve halka sunduğu açıklamalarda, beyanlarında görülür. Evet! Atatürk, öz Türkçecilikten (uydurukça) vazgeçerek, Türkçeye yerleşmiş, yaşayan Türkçeleşmiş yabancı kelimelerinde dilde bırakıldığı “Güneş Dil Teorisine” dönmüştür. Doğrusu da budur. Agop’lar bunu bilmez mi? Elbette bilir ama onların derdi başka. Onların derdi, Türkçeyi yok etmek, dede ile torunun, baba ile oğlun anlaşmasını zorlaştırmak. Konuşamayan, konuşsa da anlaşamayan Türk nesli yaratmak… Günümüze bakınız, istedikleri oldu da. İki yüz yıl önceki Türkçeyi değil, 50 yıl önceki Türkçeyi gençler anlayamıyorlar Eyvah!
Değerli okurlarım, sadece dilde değil, Agop’lar, Hırat’lar, Sam’lar her sahada kültürümüzü, değerlerimizi yok etmek için, oyun üstüne oyun kurmuşlar. Hala da oyun peşindeler. PKK, Ergenekon, Balyoz gibi milletimize musallat olmuş tüm yapılanmaların arkasında bunlar var. Uyanık olalım. Dil bir milleti millet yapan en önemli unsurdur. Dil yoksa millet yoktur.
Bu teori M. Kemal Atatürk'ün, uydurukçacılar nedeniyle bir çıkmaza giren Türkçenin kurtarılması ve içinde bulunduğu bataklıktan çıkması için ortaya atılmıştır. Dönemim gerçeklerini göz önünde tutan M. Kemak böylesine bir siyasi hamle yaparak Türkçeyi kurtarmış, onu uydurukçacıların elinden almıştır.
Uydurukçacı çevreler Atatürkçü ya, Atatürk de dilde reform yapmış ya… Gerisini düşünmeden illa o telden çalacaklar. Yani, bunlar ideolojik saplantılar ve yönlendirmeler ile bir akıma kapılıp, Agop gibi düşünenlere hizmet etmişlerdir. Oysa Atatürk’ün dille ilgili reformu bunların düşündüğü gibi değildir. Ancak Agop’lar, Hırant’lar
bu milletin, değerlerinin aleyhine olan her işin arkasına hep Atatürk’ü koydukları gibi uydurukçanın arkasına da onu koydular. Güya Atatürk, Türkçe’nin sırf öz Türkçe kelimelerden oluşmasını istemiş. Onlar da bunun için uyduruyorlarmış. Bu doğru değildir. Atatürk, Türk Dil Kurumu’nu kurduğunda, böylesi bir etki altında kalarak Türkçe’nin sadece Türkçe kelimelerden oluşmasını istemiş, ancak kısa bir süre sonra, bu düşüncenin yanlış olduğunu, Türkçeyi daraltacağını, kısırlaştıracağını görmüş ve “Güneş-Dil Teorisine” geçilmesini isteyerek “Öz Türkçeden” vazgeçmiştir. Bu husus kendi hatıralarında ve halka sunduğu açıklamalarda, beyanlarında görülür. Evet! Atatürk, öz Türkçecilikten (uydurukça) vazgeçerek, Türkçeye yerleşmiş, yaşayan Türkçeleşmiş yabancı kelimelerinde dilde bırakıldığı “Güneş Dil Teorisine” dönmüştür. Doğrusu da budur. Agop’lar bunu bilmez mi? Elbette bilir ama onların derdi başka. Onların derdi, Türkçeyi yok etmek, dede ile torunun, baba ile oğlun anlaşmasını zorlaştırmak. Konuşamayan, konuşsa da anlaşamayan Türk nesli yaratmak… Günümüze bakınız, istedikleri oldu da. İki yüz yıl önceki Türkçeyi değil, 50 yıl önceki Türkçeyi gençler anlayamıyorlar Eyvah!
Değerli okurlarım, sadece dilde değil, Agop’lar, Hırat’lar, Sam’lar her sahada kültürümüzü, değerlerimizi yok etmek için, oyun üstüne oyun kurmuşlar. Hala da oyun peşindeler. PKK, Ergenekon, Balyoz gibi milletimize musallat olmuş tüm yapılanmaların arkasında bunlar var. Uyanık olalım. Dil bir milleti millet yapan en önemli unsurdur. Dil yoksa millet yoktur.