Ana içeriğe atla

Balkanlarda Kanayan Yaramız!

                                                                         

 
 Türk milleti bir bütündür. Ferdi olarak kültürümüzü muhafaza etmek, beyhude bir çabadır.Ehemmiyet teşkil edense; 
topyekun bir gayrettir. Kardeşlerimizin de sorunlarını bilmek, onların sorunlarını da dile getirmek vicdani borcumuz ve borcumuzu ödüyoruz!                                             


                                                    Batı Trakya Türk Azınlığı'nın (BTTA)

                                                               TEMEL SORUNLARI 

Etnik Kimliğin İnkarı: BTTA kendi kendini tanımlama hakkından mahrum bırakılmaktadır. Yunan yönetimleri Lozan Antlaşmasında "Türk Azınlık" ifadesinin bulunmadığını ileri sürerek, Azınlığın etnik kimliğini inkar etmektedirler. Lozan Antlaşması’nın “Azınlıkları Korunması” başlıklı maddelerinde (md.37-45) “Müslüman” tabiri kullanılmışsa da, yine Antlaşma’da yer alan diğer hükümlerde geçen “Türk” sıfatından ve ayrıca Konferans tutanaklarında yer alan beyanlardan mübadele dışı bırakılan Batı Trakya Azınlığı mensuplarının Türk oldukları açıkça anlaşılmaktadır. 

1927 yılında kurulan ve Azınlığın en eski sivil toplum örgütü olan ‘‘İskeçe Türk Birliği’’nin (İTB) isminde “Türk” kelimesi bulunduğu gerekçesiyle yasaklanması talebiyle 1984 yılında başlatılan hukuk süreci Yunanistan Yargıtay Genel Kurulunun 7 Şubat 2005 tarihinde İTB’nin yasaklanması kararını onamasıyla sonuçlanmıştır. Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği’nin (RİTKKD) kuruluş dilekçesinin, isminde ‘’Türk‘’ ibaresi bulunduğu için Trakya İstinaf Mahkemesi’nde reddi yönünde alınan kararın iptali talebi 1 Nisan 2005 tarihinde Yargıtay Genel Kurulu tarafından reddedilmiş ve iç hukuki süreç tamamlanmıştır. Sözkonusu iki dava ile yine kuruluşuna izin verilmeyen “Evros Azınlık Gençleri Derneği” davası Batı Trakya Türk Azınlığı tarafından AİHM’ye intikal ettirilmiştir. AİHM, 11 Ocak 2008 tarihinde kesinleşen, 11 Ekim 2007 tarihli kararıyla, Evros Azınlık Gençleri Derneği davasıyla ilgili olarak Yunanistan’ın AİHS’nin dernekleşme özgürlüğüne ilişkin 11. maddesini ihlal ettiğine hükmetmiştir. 

Keza, AİHM tarafından 27 Mart 2008 tarihinde açıklanan kararda, İskeçe Türk Birliği davasında AİHS’nin 6. maddesinin (dava süreci) ve 11. maddesinin (dernekleşme özgürlüğü) ihlal edildiğine hükmedilmiş; bu çerçevede Yunanistan 8000 Euro manevi tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. 

AİHM, Rodop İli Türk Kadınları Derneği davasında da kararını 27 Mart 2008 tarihinde açıklamış ve AİHS’nin 11. maddesinin (dernekleşme özgürlüğü) ihlal edildiğine hükmetmiştir. 



Yunan yönetimlerinin, BTTA’nın etnik kimliğini tanımamak yönündeki politika ve uygulamalarını sürdürmek yönündeki kararlılığı ile Türk Azınlığı “Türk, Pomak ve Çingene” olarak üçe bölme eğilimini destekleyici faaliyetleri devam etmektedir. 2007 İlkbaharında kurulan İskeçe İli Pomakları Kültür Derneği, sözkonusu uygulamanın bir uzantısıdır. 

Eğitim Sorunu: Batı Trakya’da 7000 civarında soydaş öğrenci bulunmaktadır. Yunanistan'da zorunlu temel eğitim süresinin 9 yıl olmasına karşın, Azınlık okullarında öğretim 6 yıldır. 

Azınlık ilkokullarında, Türkiye’deki öğretmen okullarından mezun soydaşlarımızın görevlendirilmesi uygulamasına 1973 yılında son veren Yunanistan’ın, anılan tarihten itibaren azınlık ilkokullarına akademik formasyonları yetersiz Selanik Özel Pedagoji Akademisi mezunlarını tayin etmeye başlamasıyla Azınlık ilkokullarındaki eğitim seviyesi düşmüştür. 35 hizmet yılı ve 60 yaş haddini dolduran Türkiye’deki öğretmen okullarından mezun soydaş ilkokul öğretmenlerini re’sen emekliye sevketme uygulaması neticesinde, 2008-2009 öğretim yılı sonu itibariyle Azınlık ilkokullarında bu kategoride soydaş öğretmen kalmayacaktır .

1951 tarihli Türk-Yunan Kültür Anlaşması uyarınca, her yıl karşılıklı olarak azınlık ortaokul ve liselerine gönderilmesi kararlaştırılan 35 kontenjan öğretmeninin sayısı, Yunanistan tarafından, İstanbul'daki Rum Azınlığın sayısının azlığı ve mütekabiliyet ilkesi öne sürülerek 1991-1992 öğretim yılından itibaren 16’şar öğretmene düşürülmüştür.

Batı Trakya’da her yıl Azınlık okullarından mezun olan 1000 kadar öğrencinin devam edebileceği sadece 2 Azınlık ortaokul-lisesi olup, sözkonusu okulların fiziki koşulları ihtiyaçlara cevap vermemektedir. Nüfusunun yaklaşık yarısını Türk nüfusunun oluşturduğu Gümülcine ve İskeçe’de birer Azınlık ortaokul-lisesi bulunurken, Gümülcine’de 25, İskeçe’de ise 37 devlet lisesi bulunmaktadır. 

2005 yılında, Azınlığın İskeçe’deki ortaokul-lisesine ek bina inşası için yaptığı başvuru hakkında halen Yunan makamlarının cevabı beklenmektedir. 

Buna karşılık, içinde bulunulan eğitim yılında pilot bölge olarak Batı Trakya’daki bazı Yunan ortaokul/liselerinde seçmeli Türkçe dersi uygulaması başlatılmıştır. Yunan yönetimi sözkonusu kararı Azınlık eğitiminde bir hamle olarak göstermek eğilimindeyse de, BTTA, Yunan makamlarının, yeni Azınlık ortaokul/lisesi açılması talebini gözardı ederken, devlet ortaokullarına seçmeli Türkçe dersi koyma kararı almasını art niyetli bir girişim olarak eleştirmiştir. 

Esasen, bölgedeki Azınlık eğitiminin düzeyinin düşüklüğü, soydaş öğrencilere Yunan Üniversitelerinde sağlanan binde beşlik kontenjanın etkin kullanımını engellemekte ve üniversitelere kaydolan öğrencilerin büyük bir kısmı yüksek öğretimlerini tamamlayamamaktadırlar. 

Dini Liderlerini ve Hayri, Dini ve İçtimai Kurum Yöneticilerini Seçmek Hakkı Alanındaki Sorunlar: Yunan yönetimi, 1913 Atina Antlaşmasıyla öngörülmüş, 1920 yılında kabul olunan bir yasayla Yunan iç hukukuna dercedilmiş ve 1923 Lozan Antlaşmasıyla güvence altına alınmış olan “Azınlık’ın dini liderleri olan müftülerini seçme hakkını”, 1920 tarihli yasayı ilga eden 1990 tarihli bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile BTTA’nın elinden almış ve Müftülerin Yunan yönetimince tayinle işbaşına getirilmelerine yönelik yeni bir uygulama başlatmıştır. Bunun neticesinde bugün Gümülcine ve İskeçe’de biri Yönetim tarafından tayin edilmiş, biri de Azınlık’ın seçmiş olduğu ikişer müftü bulunmaktadır. 

Yunan makamları, İskeçe ve Gümülcine seçilmiş Müftülerinin dini bayramlar ile kutsal günler vesilesiyle yayınladıkları mesajlardan yola çıkarak, “atanmış resmi Müftülere” (182 sayılı kararname uyarınca Yunanistan tarafından atananlar) rağmen görevi gasp ettikleri gerekçesiyle, seçilmiş Müftüler aleyhine çok sayıda dava açmıştır. Bu çerçevede, merhum İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga, Ocak 1995’den itibaren altı ay Larisa Cezaevinde yatmıştır. Bunun üzerine, Uluslararası Af Örgütü, 24 Şubat 1998 tarihinde, Müftü Aga'yı "Vicdan Mahkumu" ilan etmiştir.

Yunan yönetimlerinin 1990’ların ikinci yarısından itibaren seçilmiş müftüler aleyhinde açmış olduğu ve mahkumiyetle sonuçlanan davalar iç hukuk yolları tüketildikten sonra AİHM’ne taşınmış ve Mahkeme, beş kez Yunanistan’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade hakkını güvence altına alan 9. maddesini ihlal ettiğine hükmetmiştir. 

13 Temmuz 2006’da Yunanistan aleyhine sonuçlandırılmış olan son iki Aga davası, AK Delegeler Komitesi’nin 5-6 Aralık 2006 tarihlerinde gerçekleştirilen toplantısında ele alınmıştır. Delegeler Komitesi’nin, anılan davalara ilişkin kararında, AİHM’nin seçilmiş Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif ile seçilmiş İskeçe Müftüsü merhum Mehmet Emin Aga lehine vermiş olduğu kararların uygulanmasına yönelik olarak Yunanistan tarafından alınan genel tedbirlerin, benzer ihlallerin yaşanmasını engelleyecek nitelikte olmadığını vurgulamış ve özellikle dini özgürlükler alanında, Yunan yargı makamlarının AİHM’nin içtihatlarına uygun biçimde hareket etmelerini sağlayacak önlemlerin ivedilikle alınmasını talep etmiştir. 


19. Madde Mağdurları: 1955-1998 yılları arasında yürürlükte olan “Başka kökenli bir kişinin geri dönme niyeti olmadan Yunanistan’ı terk etmesi halinde, Yunan vatandaşlığını yitirdiği ilan edilebilir’’ yönündeki 1955 tarihli Yunan Vatandaşlık Yasası'nın 19. maddesi işletilmek suretiyle, genellikle gıyaben yapılan idari tasarruflarla çoğunluğunu Batı Trakyalı soydaşlarımızın oluşturduğu onbinlerce kişi vatandaşlıktan çıkarılmıştır. 

Yunanistan İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 19. madde yüzünden Yunan vatandaşlığını kaybedenlerin sayısı 46.638 olarak açıklanmıştır. ECRI (Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu) raporlarına göre ise sözkonusu rakam 60.000'e ulaşmaktadır. Yunan vatandaşlığını kaybeden soydaşlarımızın bir kısmı Türk vatandaşlığına, bazıları ise yaşamakta oldukları Batı Avrupa ülkeleri vatandaşlığına geçmişlerdir. 19. madde mağdurları arasında halen çok sayıda soydaşımız “vatansız” statüsündedir. Soydaşlarımızın idari kararla vatandaşlıktan çıkarıldıkları, Resmi Gazete'de yayımlanmakla birlikte, kendilerine herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır. Dolayısıyla BTTA mensupları, yurt dışında çalışırken (AB veya AB dışı bir ülkede), okurken, hatta bazı durumlarda Yunan Ordusu'nda zorunlu askerlik hizmetlerini yaparken vatandaşlıktan çıkarılmışlar ve bu durumdan herhangi bir nedenle Resmi Yunan makamlarına yaptıkları başvurular üzerine haberdar olmuşlardır. Yunanistan vatandaşlığından çıkarılan BTTA mensupları, AB vatandaşı olarak sahip olmaları gereken haklardan da mahrum kalmışlardır. 

Sözkonusu madde, 1998 yılında yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, 19. madde mağdurlarının tekrar Yunan vatandaşlığına alınmalarını sağlayacak ve soydaşlarımızın mağduriyetlerini “geriye dönük” olarak giderecek özel bir düzenleme öngörülmemiştir. 2007 yılı başında, 19. madde mağduru olup, Batı Trakya’da “vatansız” statüsüyle yaşayan 60 soydaşa Yunan vatandaşlığı verilmesi dışında, konunun çözümüe ilişkin olarak Yunan yönetimlerince herhangi bir açılım yapılmamıştır. 

Soydaşlarımızın Ekonomik Sorunları: Batı Trakya AB’nin en geri kalmış bölgeleri arasında yeralmasına rağmen, AB fonlarından yararlanma düzeyi düşüktür. Bölgedeki eğitim düzeyinin düşük tutulması, Batı Trakya’nın sosyo-ekonomik gelişimini de engellemektedir. 

Bölge halkının büyük bölümü gelirini tütün üretiminden sağlamaktadır. Tütün üreticilerine AB’nin sağladığı sübvansiyonların 2012 yılından itibaren kesilecek olması nedeniyle, bölgede tarımsal ürün çerçevesinde ve sektörel düzeyde alternatif üretim ve iş olanaklarının yaratılması aciliyet arzetmektedir. 

Yunan Ulusal İstatistik Servisi ENYE'nin Aralık 2006 itibariyle yayınlanan verilerine göre, Batı Trakya'da işşizlik oranı %12.4 'tür. 

Kamu personeli sınavlarında Batı Trakya Türk Azınlığı için binde beşlik kontenjan ayrılacağı yönünde Şubat 2007’de açıklanan karar, henüz uygulamaya konulmamıştır. 



......................................................... http://anadilin.blogspot.com/ .....................................................                                  
                                                        Tüm çabamız ;    Türkçe için
                                                                Kaliteli Paylaşım

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkçe İsimlerin İngilizceleri

Bazı isimler dünyanın hemen her yerinde ve hemen her toplumunda kullanılmaktadır. Bu isimlerin her yerde kullanılmasının temel nedenleri; ilahi dinlerde geçmeleri, sömürgecilik anlayışına bağlı kültürel aktarımlar sonucu kullandırılmış olmaları, diğer kültürlere özenme, tarihe damgasını vurmuş liderlerin isimleri olmaları... gibidir. Peki bizim dilimiz ile İngilizcede ortak olarak kullanılan isimler nelerdir_  İşte bu isimlerden bazıları: Türkçe-İngilizce Süleyman ----> soloman Yunus ----> Jonah Nuh ----> Noah Zekeriya ----> Zacharia Meryem ----> Mary Adem---->Zdam Kamuran ---->C ameron Can ----> John İsa ----> Jesus Musa ----> Moses Kerem ----> Kareem Kenan ----> Keenan Yusuf ----> Joseph Yasemin ----> Jasmine Bünyamin ----> Benjamin Biryan ----> Brian İshak ----> İsaac Yakup---->Jakop Selin  ----> Selene Defne ----> Dephny Harun ----> Aaron. >>Türk ünlüler İngiliz olsalardı isimleri ne olurdu? Görmek için tıkla

Selfie'nin Türkçe Anlamı Nedir? Selfie'nin Türkçe Karşılığı Nedir?

Selfi'ye Türkçe Karşılık Bir selfie furyasıdır gidiyor memlekette ve dünyada. Herkes selfie çekiyor da nedir bu selfie?  Selfie ne demektir? Türkçe Karşılığı nedir? Öncelikle anlamına bakalım: Selfie , fotoğraf makinasını ter çevirerek insanın kendi resmini çekmesi demektir. Bu kadar basit ama sıkıntı Türkçe karşılığında. TDK geçenlerde yaptığı açıklamada selfie kelimesi için Türkçe karşılık arandığını ancak henüz bir  karşılık bulamadıklarını açıkladı. Ben de sizlere hadi bir beyin fırtınası yapalım diyorum.  Aklııuza gelen ilk Türkçe karşılığı yazın.  Ben de en beğenileni ası(afiş) olarak hazırlayıp yayınlayayım. Facebook impressum hakkında bilgi almak için tıklayın

Düşük Bel Pantolon Nereden Çıkmıştır

Düşük Bel Pantolonun Hikayesi Türk giyim kültürüne Amerika' dan girmiş olan " düşük bel pantolon " un nereden çıktığını biliyor musunuz? Düşük bel pantolon icat ediliş açısından en garip hikayelerden birine sahiptir . Düşük bel pantolon ilk olarak Amerika'daki hapishanelerde kullanılmaya başlanmıştır. Nedeni ise çok ilginç. Hapishanelerdeki mahkumlar cinsel olarak kısıtlandıkları için hem cinslerine ilgi duymaya başlamışlar. Ancak o dönemlerde böyle şeylerin dile getirilmesi adamı ipe götüreceği için mahkumlar da bu isteklerini gardiyanlara belli etmeden gösterebilmek adına bir yöntem geliştirmişler. Bu yöntem yazının başlığından da tahmin edebileceğiniz üzere pantolonu biraz aşağı indirerek popoyu göstermek. Hay gözünü sevdiğimin Türk kültürü, her geçen gün senden kopup nerelere gidiyoruz!.. Hayır pantolonu ilk kullanan milletlerden biri olmasak içim yanmayacak. "Selfie" Sözüne Önerilen En İlginç Türkçe Karşılıklar>> Düşük