Ana içeriğe atla

TÜRKÇE KARŞILIKLAR-M


maç : İngilizce match (akran, denk; uygun çift; karşılaşma, müsabaka). Dilimizde spor terimi olarak sonuncu anlamıyla kullanılmaktadır. Bazı yazar ve spikerlerimizin kullandığı karşılaşma kelimesi, maç için çok güzel bir karşılıktır. Örnek: Bugünkü karşılaşma seyircilere heyecanlı dakikalar yaşattı.
makro : Yunancadan gelen ve bazı batı dillerinde eklendiği kelimeye "büyük" anlamını katan ön ek. Teklifimiz: geniş, büyük.
makro açı : geniş açı.
makro ekonomi : bütüncü ekonomi.
makro hedef : büyük hedef.
makro ölçek : geniş ölçek.
maksimalist : dorukçu yaklaşım, aşırı.
maksimizasyon : Fransızca maximisation (azamîleştirme). Dilimizde ekonomi alanında kullanılan bu söze karşılık olarak Kurulumuz, en üst seviyeye çıkarma ve doruklaştırma kelimelerini önermektedir.
maksimize etmek : en üst seviyeye çıkarmak, doruklaştırmak.
maksimum (maksimal) : doruk, doruk noktası, en çok, en üst, en yüksek.
maksimum düzey : en üst düzey.
management : İngilizce management. Bu kelime için dilimizde zaten “işletme, işletmecilik, yönetim, yöneticilik” karşılıkları vardır ve kullanılmaktadır. Kurulumuz da management sözü için yerine göre işletme, işletmecilik, yönetim, yöneticilik kelimelerinden birinin kullanılması görüşündedir.
manipülâsyon : Fransızca manipulation. Daha çok ticarî hayatta kullanılan bu söz "piyasada canlanma havası yaratmak, sermaye kesimini ticarete teşvik etmek ve piyasayı etkilemek amacıyla sun'î olarak menkul kıymet alım satımı yapmak" anlamındadır. Kurulumuz bunun için hileli yönlendirme, hileyle yönlendirme karşılıklarını önermektedir. Manipülâsyon ayrıca insan için "ustalıkla yapmak, idare etmek" anlamında da kullanılır. Bu durumda güdümleme sözü bu kavramı karşılar. Sözün manipüle etmek şeklindeki kullanımına karşılık olarak ekonomide hileyle yönlendirmek, insan için isegüdümlemek kelimeleri kullanılabilir. Örnekler: Uzman, bu konuda "şirketlerin hileli yönlendirme yapmamaları için SPK özerk olmalıdır." dedi. Borsayı hileyle yönlendirmek isteyenlere, burasının bir kumarhane olmadığını hatırlatmalıyız.
mantalite : Fransızca mentalité (anlayış, zihniyet; düşünce, kanaat). Bu kelimenin karşılıkları dilimizde vardır: zihniyet, anlayış. Örnek: Bu zihniyetten (anlayıştan) kurtulmamız gerekiyor.
maraton : Fransızca marathon. 42.195 metrelik en uzun yaya koşusu demek olan bu söz Kurulumuzca,uzun koşu olarak karşılanmıştır. Aynı köke dayanan maratoncu sözü ise uzun koşucu diye karşılanır.
marj : Fransızca marge (kenar; pay, bölüm). "Kâğıt kenarında bırakılan boşluk" anlamı için de, ticarette kullanılan "maliyet ile satış arasındaki fark" için de teklif ettiğimiz karşılık: pay. Örnekler: Kâğıdın kenarında bırakılan pay oldukça geniş tutulmuş. Kâr payı yüzde altmış olarak hesaplanıyor.
marjinal : Fransızca marginal (kenarda olan; sıradan, basit). Siyasette kullanılan "aşırı uçta bulunan" anlamı için teklif ettiğimiz karşılıklar: uç, uçta, sıra dışı. Örnek: Türkiye'de bazı ideolojiler, uçta bir aydın hareketi olarak kalmıştır.
marjinalleşme : uca kayma.
Ekonomide marjinal sözü, son birimi ölçü almayı anlatır. Bu anlam için teklif ettiğimiz karşılık: son birim.
marjinal değer teorisi: son birim değer teorisi.
marjinal gelir : son birim geliri.
marjinal maliyet : son birim maliyeti.
marjinal yarar (fayda) : son birim yararı (faydası).
markaj : Fransızca marquage (işaretleme; damgalama). Karşı takım oyuncusunun rahat hareket etmesini önlemek amacıyla sürekli olarak izlenmesi, kontrol altında tutulması. Teklif ettiğimiz karşılıklar: (adam) tutma, gölgeleme. Örnek: Rıdvan'a sıkı bir gölgeleme uyguladılar. Vural, Ali'yi tutmakla (gölgelemekle) görevlendirildi.
markaja alınmak : tutulmak, gölgelenmek.
markajcı : gölgeleyici.
marke etmek : (adam) tutmak, gölgelemek.
market : İngilizce market (pazar; çarşı; piyasa). Dilimizde daha çok "kapalı satış merkezleri" için kullanılan markete teklif ettiğimiz karşılık: satış merkezi. Örnek: Bütün mutfak malzemesini satış merkezinden aldım.
marketing : İngilizce marketing. Ticarî hayatımızda sık geçmeye başlayan "pazarlama hakkında gerekli bilgiye sahip olma; uygun mal, uygun hizmet, uygun fiyat ilkelerinden hareketle satış yapma, hizmet sunma" anlamlarında kullanılan bu söz için Kurulumuz, pazarlama teriminin uygun bir karşılık olduğunda birleşmiştir. Örnek: Şirket bünyesinde görevlendirilecek olan elemanlara pazarlama konusunda eğitim verilecek.
market maker : İngilizceden dilimize giren ve borsa alanında kullanılan bu terim "piyasa oluşturan, pazar hazırlayan" anlamındadır. Bu söz için Kurulumuz piyasa kurucu karşılığının kullanılmasını önermektedir. Örnek: Vadeli işlemler piyasasında, piyasa kurucuları da bulunacaktır.
masaj : Fr. massage. Fransızcadan dilimize geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te şu şekilde tanımlanmaktadır: “Vücut yüzeyinde el, elektrik, su aracılığıyla çeşitli işlemler yapma biçiminde, iyileştirme ve bakım yöntemi; ovma, ovuşturma”. Kurulumuz bu söze karşılık olarak ovma ve gevşetmekelimelerini önemektedir. Örnek: Yeni açılan sağlık ve güzellik merkezinde ovma (gevşetme), aerobik, güçlendirme ve germe egzersizleri yapılıyor.
maskot : Fransızca mascotte. Dilimizde uzun zamandan beri kullanılan ve Türkçe Sözlük’te “1.Uğur getireceğine inanılan şey. 2.Uğur sayılan kimse veya hayvan, uğurluk.” şeklinde tanımlanan bu kelime için Kurulumuz, uğur, uğurluk ve uğurcak kelimelerinin benimsenmesine karar vermiştir. Dilimizde bulunan uğur kelimesi nesne olarak maskot için kullanılmaktadır. İnsan ve hayvan olarak maskot için de yine daha önceden teklif edilmiş olan uğurluk kelimesi vardır. Sadece nesneler için uğurcak kelimesi teklif edilmektedir.
masör : ovucu, gevşetici.
matine : Fransızca matinée. Türkçede "tiyatro, sinema, konser salonu ve benzeri yerlerde yapılan gündüz gösterisi" anlamında kullanılan bu söze Kurulumuz, gündüzlük kelimesini karşılık olarak göstermiştir.
meditasyon : Fransızca meditation. "Düşünceye dalma, tasarlama, kurma" anlamına gelen bu söz için Kurulumuz, derin düşünme sözünü önermektedir. Örnekler: Uzak Doğu'da binlerce yıldır uygulanan derin düşünme yöntemi, modern çağın gerginliğiyle baş etmeye çalışanların kurtarıcısı oldu. Avrupa'nın çoğu ülkesindeki genç ve orta kuşak insanlar, derin düşünceyle negatif enerjiden kurtuluyorlar.
medya : Lâtince mediatus (araç, aracı, vasıta). Dilimizde hem iletişim araçlarını, hem de iletişim ortamını anlatır tarzda kullanıldığından her ikisinin de teklif edilmesi uygun görülmüştür: iletişim araçları, iletişim ortamı.
mega : Grekçe megas, megalê (büyük). Son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan bu kelimenin karşılığı dilimizde zaten vardır: büyük. "Mega proje, mega star" yerine pekâlâ "büyük proje, büyük yıldız" denilebilir. Daha etkili ifade için dilimizde başka karşılıklar da vardır: dev, devasa, muazzam. Örnekler: Dev proje, devasa proje, muazzam proje.
megapol : Yunanca megalopolis. Dilimizde "nüfus artışı yüzünden şehirlerin yayılarak birbirine bitişmesiyle meydana gelen yerleşme alanı, birleşik şehir" anlamında kullanılan bu söz için Kurulumuz, dev şehir sözünü önermektedir. Şehir kelimesinin Anadolu'da "şar" biçiminde kısaltıldığı ve çeşitli yerleşim yerlerinin adında da bulunduğu hatırlanırsa, dev şehir yanında dev şar sözünün de kullanılabileceği bazı Kurul üyelerince ifade edilmiştir.
mega store : Bu kelime Yunanca kökenli mega "büyük, bir birimin milyon katı" ve Amerikan İngilizcesinde geçen "dükkân" anlamındaki store sözlerinden oluşmaktadır. Kurulumuz bu söz içinbüyük mağaza sözünü önermiştir. Örnek: 25. yılını kutlayan Beymen "koşulsuz müşteri mutluluğu" anlayışı çerçevesinde Suadiye'de büyük bir mağaza açıyor.
menajer : İngilizce manager (yönetmen; müdür; idare memuru). "Bir spor dalının veya takımın teknik yöneticisi" anlamında kullanılan bu kelime için teklif ettiğimiz karşılık: yürütücü. Örnek: Galatasaray'ın yürütücüsü Adnan Sezgin, futbolcuları sakin olmaya davet etti.
metafor : Fransızca métaphore (mecaz; istiare). Son zamanlarda gazetelerin sanat ve kültür sayfalarında sıkça gördüğümüz bu sözün karşılığı dilimizde zaten vardır: mecaz. Örnek: Aragon sineması simgeler ve mecazlarla dolu.
metaforik : mecazî, mecazlı. Örnek: Bu hikâyenin aşırı mecazlı (mecazî) bir yapısı var.
metamorfoz : Fransızca metamorphose. Çeşitli bilim dallarında geçen bu söz için Kurulumuzun önerisibaşkalaşma veya değişme'dir. Örnek: Onun ortaya koyduğu başkalaşma (değişme) insanı şaşkınlığa düşüren türdendir.
Aynı kökten isim olarak kullanılan metamorfizm ise başkalaşım veya değişim kelimeleriyle karşılanmalıdır.
metodoloji : Fransızca methodologie. Felsefe başta olmak üzere çeşitli bilim dallarında "yöntem araştırmak ve yeni yöntemler yaratmak için ilkeler geliştiren bilim" anlamına gelen bu söz için Kurulumuzyöntem bilimi sözünü benimsemiştir. Basınımızda sık sık geçen metodoloji sözü bazen yanlış olarak yöntem anlamında kullanılıyor. "Çözüm için yeni metodolojilere ihtiyaç var" gibi kullanımlarda metodoloji için doğrudan yöntem veya yöntem arayışı demek yeterlidir.
metraj : Fransızca metrage. Dilimizde "metre olarak uzunluk, metre ile ölçüm" anlamlarında giderek sık kullanılmaya başlanan bu söz için Kurulumuz, uzunluk karşılığını önermektedir. Bilindiği gibi bu kelime daha çok sinema alanında kısa metrajlı film, uzun metrajlı film şekillerinde geçmektedir. Bu durumda isekısa süreli film ve uzun süreli film denmesi gerekmektedir. Örnek: Atatürk Kültür Merkezinde gösterilecek kısa süreli filmlerin ilgi toplayacağı tahmin ediliyor.
metro : Fransızca métropolitain (ana kente ait) sözünden kısaltma. Ankara ve İstanbul'da yapılmakta olan metro sözüne şimdiden bir karşılık bulunması gerekir. Kurumumuz, "denizaltı" örneğine uygun olarakyeraltı (treni) karşılığını teklif etmektedir. Örnekler: Ankara'daki yeraltı yapımı bitmek üzere. Patlama, yeraltına binmeye hazırlananlarda büyük bir korku yarattı.
metropol : Fransızca metropole. Teklif edilen karşılık: ana kent. Örnek: Ana kentlerin belediye başkanları sık sık halkın karşısına çıkıyor.
mezoterapi : Fransızca mesoderm (orta deri) + thérapie (tedavi). Tıpta “hastalıklı bölgede bulunan deri altına belirli açılardan ilâç enjekte edilmesi yoluyla uygulanan tedavi yöntemi” anlamına gelen bu terim için Kurulumuz, orta deri tedavisi karşılığını önermektedir. Örnek: Orta deri tedavisi sayesinde hızlı ve etkili sonuçlar elde ediliyor.
mikro : Yunanca "mikros"tan gelen ve bazı batı dillerinde eklendiği kelimeye "küçük" anlamını katan ön ek. Teklifimiz: dar, küçük.
mikro ekonomi : birimci ekonomi.
mikro milliyetçilik : dar milliyetçilik.
mikser : İngilizce mixer. "Çeşitli yiyecek maddelerini karıştırmaya yarayan elektrikli alet, karıştırıcı, harç karma aleti, karmaç." Kurulumuz, bu söz için temel işlevden hareket ederek çırpıcı karşılığını önermiştir.
milenyum : İngilizce (millenium). Kurulumuz bu kelime için binyıl sözünün uygun bir karşılık olduğunu kararlaştırmıştır. Örnek: Avrupa'nın alışveriş caddelerinde tüketim, binyıl terliği, binyıl gözlüğü gibi ürünlerle artırılmaya çalışılıyor.
minimal seviye : en küçük seviye.
mini market : bakkal.
minimize etmek : Fransızca minimiser (küçültmek, ufaltmak, önemsiz gibi göstermek) ve Türkçe etmek yardımcı fiilinden oluşan ve bilgisayar ile ilgili olarak gündeme gelen bu söz, Kurulumuzca en aza indirmek şeklinde karşılanmaktadır. Örnek: MMX teknolojisi, el bilgisayarlarında ek yer ve yük tutan donanımlara olan gereksinimi en aza indirmeye çalışıyor.
minimum (minimal) : Fransızca minimum (en çük, en ufak, en düşük). Türkçede “bir şey için gerekli en küçük derece, nicelik” anlamında kullanılan bu söze karşılık olarak Kurulumuz, en az, en alt, en düşük, en küçük kelimelerini önermektedir.
minimum düzey : en düşük düzey.
misyon : Fransızca mission (özel görev). Karşılıkları: (özel) görev, amaç. Örnek: Atatürk'ün görevi (amacı), Türkiye'yi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmaktı.
mizanpaj : Fransızca mise en pages. "Gazete, dergi gibi yayınlarda sayfa düzeni" anlamında dilimizde uzun bir süreden beri kullanılan bu söze karşılık olarak Kurulumuz, sayfa düzeni sözünün kullanılmasının uygun olacağını kararlaştırmıştır. Örnek: Kitabın sayfa düzeni özenle yapılmış, resimler ve çizimler gerektiği yerlere konulmuştur.
modem : Fransızca modulateur-demodu-latuer kelimelerinin kısaltması olan modem, “uzak yerleşimlere çeşitli iletişim sinyalleri ile bilgi göndermeyi sağlayan cihaz” anlamındadır. Kurulumuz, bu kelime için çevirge sözünü önermektedir. Örnek: Fazladan bir ücret ödemeden kullanılabilecek odaların bu bölümünde büyük boy masa, lâmba, belgegeçer ve çevirge bağlantısı olan bir çalışma koltuğu bulunacak.
Modemin faks modem, voice modem gibi türleri de bulunmaktadır. Bunlar için de Kurulumuz,belgegeçer çevirgesi, ses çevirgesi karşılıklarını önermektedir.
modül : Fransızcadan (module) dilimize giren bu kelime bir mimarlık terimi olarak, “bir yapının çeşitli bölümleri arasında orantıyı sağlamak için kullanılan ölçü birimi" anlamını taşımaktadır. Ayrıca, “bir uzay taşıtının yapısı içinde yer alan ve kendi başına hareket edebilen bağımsız bölüm” anlamını da yüklenmiştir. Kurulumuz modül kelimesi için parça karşılığını önermektedir. Kelimenin uzaydaki kullanımı için de yine parça sözünün uygun olacağı görüşündedir. Örnek: Bu yeni biçimlerin, yer değiştirme özgürlüğü bulunan parçalı bir sistemde yüzeyler üzerinde sıralanışı F. Özgür’ün temel kaygısını oluşturuyor.
modüler sistem : parçalı sistem.
monetarist : Fransızca monétarist. "Parayla ilgili" anlamındaki bu söz, Türkçeye monetarizm biçiminde de girmiştir. Kurulumuz, "ekonomik dengeleri kuran en önemli unsurun para olduğunu savunan akım" anlamındaki monetarizm sözü için paracılık, monetarist için de paracı karşılıklarını önermektedir. Örnek: Paracı ekonomi modasının hayal kırıklıklarından birini daha yaşıyoruz.
monetizasyon : para basma, paraya çevirme.
monetize etmek : Fransızca monétiser (paraya çevirmek, para basmak) fiilinden. Teklif ettiğimiz karşılıklar: paraya çevirmek, para basmak. Örnek: Hazinenin ne yapıp edip iç borçlanma piyasasını oluşturması gerekir. Aksi takdirde ya borç erteleme, ya da para basma yoluna gidilecektir.
monitör : Fransızca moniteur. Bu kelime Türkçe Sözlük’te “1.Her türlü çalışmalarda yetiştirici: Beden eğitimi monitörü. 2.Televizyonda görüntü ile sesin niteliğini eşleme, görüntü seçimini gerçekleştirme, görüntüyü yayımlama gibi işlerin denetlenmesinde kullanılan alet.” anlamlarında geçmektedir. Kurulumuz bu söze karşılık olarak spor alanında yetiştirici, ekran için de mini gösterici kelimelerini teklif etmektedir. Örnekler: Beden eğitimi yetiştiricisi. Kayak yetiştiricisi. Mini göstericiler sayesinde arka koltuktaki yolcular da seyahat esnasında film seyredebiliyor.
monopol : Fransızca monopole (tekel). Bu kavrama dilimizde güzel bir karşılık bulunmuş ve tutunmuştur:tekel. Örnek: Kapitalist düzende sanayii tekeller kontrol ediyor.
montaj : Fransızca montage. Dilimizde genel olarak "bir bütünü oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi" anlamında kullanılan bu söz, sinemacılık alanında da "bir filmin değişik zaman ve yerlerde çekilen bölümlerinin bir bütünlük kuracak biçimde birleştirilmesi işi" anlamında geçer. Kurulumuz bu söze karşılık olarak takyap ve kurgu sözlerinin uygun birer karşılık olduğu görüşünde birleşmiştir. Örnek: Parçayı yenisiyle değiştirirken takyapını yetkili servise yaptırınız.
Bu Fransızca söz dilimizde montaj masası, montaj odası, fotomontaj, monte etmek, montajcı biçimlerinde de kullanılmaktadır. Bunlardan montaj masası ile montaj odası kelimeleri, kurgu masası ve kurgu odası sözleriyle karşılanmaktadır. Bu durumda foto-montaj'ın karşılığı ise fotokurgu olur.Monte etmek için dilimizde bulunan kurmak fiili çaba gösterildiği takdirde rahatlıkla bu sözün yerini tutar. Kurulumuz, monte etmek karşılığı olarak kurmak yanında yerine göreyerleştirmek fiilinin de kullanılabileceği görüşündedir. "İşi yapan servis elemanı veya uzman" anlamındakimontajcı kelimesi için ise önerimiz kullanım alanına göre takyapçı veya kurgucu'dur.
Bu arada unutmamak gerekir ki, söz konusu bir yabancı söz basında, burada belirtilen karşılıkları dışında çok değişik anlamlarda da kullanılabiliyor. Hâlbuki bu tür kullanımlar için dilimizde pek çok kelime vardır. Bu yolu seçmeyip kolaya yönelenler aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi montaj sözünü tercih etmekte böylece montaj sözü anlamca -hiç gereği yokken- dallanmaktadır.
Banker sözü, lügatlere monte ediliyor. Uydu yayınlarını izleyebilmek için balkona veya pencereye çanak anten monte etmek yeterli.
Gazetelerden derlediğimiz bu örneklerin ilkinde monte edilmek sözünün yerine girmek, ikincisinde ise takmak, yerleştirmek fiillerinden birini kullanmak gerekir.
montör : Fransızca monteur kelimesi “takıp kuran, ustabaşı, bir bütünü meydana getiren çeşitli parçaları birleştiren uzman” anlamlarına gelir. Kurulumuz, bu söz için takyapçı veya kullanımına göre takyap ustasıkarşılıklarını önermektedir. Örnek: Bayiler bir mühendis veya mimar, teknik ressam ve bir takyapçı istihdam etmek zorundadır.
moratoryum : Fransızca moratorium (borç ödemesinin ertelenmesi). "Vadesi gelmiş bir borcun anlaşma yoluyla ertelenmesi" anlamındaki bu kelime için teklif ettiğimiz karşılık: borç erteleme. Örnek: İki devlet arasında borç erteleme anlaşması yapıldı.
motivasyon : Fransızca motivation (harekete getirme, saik). Psikolojide, iktisatta, sporda vb. alanlarda "bir insanın işe başlamayı, harekete geçmeyi, öğrenmeyi ister hâle gelmesi" anlamında kullanılmaktadır. "Güdüleme" terimi hayvan gütmeyi çağrıştırdığı için benimsenememektedir. Teklif ettiğimiz karşılık:isteklendirme. Örnek: Takımın, çalıştırıcının isteklendirmesine ve olumlu yaklaşımına ihtiyacı var.
motive etmek : Teklif ettiğimiz karşılık: isteklendirmek. Örnek: Çalıştırıcı Türkçe bilmediği için takımı isteklendiremiyordu.
motto : İtalyanca motto. “İğneleyici söz, özlü söz, parola” anlamlarında kullanılan bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, ilke söz kelimesini önermektedir. Örnek: Batıda müzik ve gösteri dünyasının bir ilke sözü vardır: Gösteri sürmek zorundadır.
mouse : İngilizce mouse “fare”. Bilgisayar alanında çok sık kullanılan bu kelimeye karşılık olarak fare sözü tutunmuş ve yaygınlaşmıştır. Kurulumuz da fare karşılığını benimsemektedir.
mönü : Fransızca menu (yemek listesi). Karşılığı: yemek listesi. Örnek: Yemek listesini getirir misiniz?
mültimedya : İngilizce. “Metin, grafik, ses, canlandırma unsurlarını birleştirerek sunan ortam” anlamına gelen bu kelime için Kurulumuz, dilimizde zaten kullanılmakta olan çoklu ortam kelimesinin benimsenmesi konusunda görüş birliğine varmıştır. Örnek: Bazı bilgisayar şirketleri kampanyalarında özel çoklu ortam donanımlarını hediye olarak veriyor.
mültivizyon : Fransızca multi (çok) + vision (görüş, görme kuvveti). Dilimizde mültivizyon gösterisi diye kullanılmaya başlanan bu söz için çok yansıtmalı gösterim karşılığı önerilmiştir. Örnek:Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin 50. Genel Kurulunda çok yansıtmalı gösterim büyük ilgi topladı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkçe İsimlerin İngilizceleri

Bazı isimler dünyanın hemen her yerinde ve hemen her toplumunda kullanılmaktadır. Bu isimlerin her yerde kullanılmasının temel nedenleri; ilahi dinlerde geçmeleri, sömürgecilik anlayışına bağlı kültürel aktarımlar sonucu kullandırılmış olmaları, diğer kültürlere özenme, tarihe damgasını vurmuş liderlerin isimleri olmaları... gibidir. Peki bizim dilimiz ile İngilizcede ortak olarak kullanılan isimler nelerdir_  İşte bu isimlerden bazıları: Türkçe-İngilizce Süleyman ----> soloman Yunus ----> Jonah Nuh ----> Noah Zekeriya ----> Zacharia Meryem ----> Mary Adem---->Zdam Kamuran ---->C ameron Can ----> John İsa ----> Jesus Musa ----> Moses Kerem ----> Kareem Kenan ----> Keenan Yusuf ----> Joseph Yasemin ----> Jasmine Bünyamin ----> Benjamin Biryan ----> Brian İshak ----> İsaac Yakup---->Jakop Selin  ----> Selene Defne ----> Dephny Harun ----> Aaron. >>Türk ünlüler İngiliz olsalardı isimleri ne olurdu? Görmek için tıkla

Selfie'nin Türkçe Anlamı Nedir? Selfie'nin Türkçe Karşılığı Nedir?

Selfi'ye Türkçe Karşılık Bir selfie furyasıdır gidiyor memlekette ve dünyada. Herkes selfie çekiyor da nedir bu selfie?  Selfie ne demektir? Türkçe Karşılığı nedir? Öncelikle anlamına bakalım: Selfie , fotoğraf makinasını ter çevirerek insanın kendi resmini çekmesi demektir. Bu kadar basit ama sıkıntı Türkçe karşılığında. TDK geçenlerde yaptığı açıklamada selfie kelimesi için Türkçe karşılık arandığını ancak henüz bir  karşılık bulamadıklarını açıkladı. Ben de sizlere hadi bir beyin fırtınası yapalım diyorum.  Aklııuza gelen ilk Türkçe karşılığı yazın.  Ben de en beğenileni ası(afiş) olarak hazırlayıp yayınlayayım. Facebook impressum hakkında bilgi almak için tıklayın

Düşük Bel Pantolon Nereden Çıkmıştır

Düşük Bel Pantolonun Hikayesi Türk giyim kültürüne Amerika' dan girmiş olan " düşük bel pantolon " un nereden çıktığını biliyor musunuz? Düşük bel pantolon icat ediliş açısından en garip hikayelerden birine sahiptir . Düşük bel pantolon ilk olarak Amerika'daki hapishanelerde kullanılmaya başlanmıştır. Nedeni ise çok ilginç. Hapishanelerdeki mahkumlar cinsel olarak kısıtlandıkları için hem cinslerine ilgi duymaya başlamışlar. Ancak o dönemlerde böyle şeylerin dile getirilmesi adamı ipe götüreceği için mahkumlar da bu isteklerini gardiyanlara belli etmeden gösterebilmek adına bir yöntem geliştirmişler. Bu yöntem yazının başlığından da tahmin edebileceğiniz üzere pantolonu biraz aşağı indirerek popoyu göstermek. Hay gözünü sevdiğimin Türk kültürü, her geçen gün senden kopup nerelere gidiyoruz!.. Hayır pantolonu ilk kullanan milletlerden biri olmasak içim yanmayacak. "Selfie" Sözüne Önerilen En İlginç Türkçe Karşılıklar>> Düşük