Ana içeriğe atla

TÜRKÇE KARŞILIKLAR-F


factoring : İngilizce factoring. “İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği.” Kurulumuz factoring sözüne karşılık olarak kullanım yerine göre aracı (kurum veya şirket) ve aracılık sözlerini önermektedir. Örnekler: Bankanın sahibi, aracılık alanında faaliyet gösteren 10 milyar lira sermayeli bir şirket kurdu. Banka, aracı şirketlerin hesaplarına müdahale edemiyor.
fair-play : İngilizce fair (güzel; zarif; dürüst) + play (oyun). Sporda "dürüst oyun" anlamında kullanılan bu terim için biz de dürüst oyun karşılığını teklif ediyoruz. Örnek: Stutgart'ta pazar akşamı bir dürüst oyun ödülü verilecek.
faks : Fransızca fac-similé (tıpkı basım) sözlerinden kısaltma. "Yazı, resim vb. belgelerin kopyasını uzaktaki bir yere aktaran makine" anlamında kullanılan faks için teklif ettiğimiz karşılık: belgegeçer. (kısaltması:belgeç) Örnek: Belgegeçer makineleri son günlerde çok pahalandı.
fakslamak : belgegeçerle göndermek. Örnek: Sabahın altısında belgegeçerle gönderilen yazıları aldım.
farmakolog : ilâç bilimci. Örnek: 1998 Nobel Tıp ödülünü kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili araştırmalar yapan üç ilâç bilimci kazandı.
farmakoloji : Fr. pharmacologie. “İlâçların etkisini ve kullanılışını inceleyen bilim dalı” anlamında kullanılan bu kelime için Kurulumuz dilimizde zaten var olan ilâç bilimi sözünü benimsemiştir.
fast break : İngilizce fast (çabuk, tez, hızlı) + break (kırma, parçalama, bozma). Basketbolda, karşı tarafın toparlanmasına fırsat vermeden yapılan hızlı hücum. Teklif edilen karşılıklar: hızlı akınhızlı hücum.Örnek: Takımımız, hızlı akınlarla (hücumlarla) rakibini bunalttı.
fastfood : İngilizce fast (çabuk, tez; hızla) + food (yemek, yiyecek, besin). Dilimizde son zamanlarda "ayaküstü yemek, atıştırmak" için kullanılmaktadır. Teklif ettiğimiz karşılık: ayaküstü (yemek, yiyip içmek, atıştırmak). Örnek: Ayaküstü bir şeyler yiyip hemen gidelim. Bu tür lokantalara daayaküstü denebilir. Örnek: Şu ayaküstü lokantasında bir şeyler atıştırıp işimize bakalım. Ayrıca yeni açılan büyük mağazalarda fastfood bölümleri bulunmaktadır. Bunun için teklif ettiğimiz karşılık: hazır yemek (bölümü).
faul : İngilizce fault (hata, kusur, kabahat). Sporda kurallara aykırı hareket. Teklif ettiğimiz karşılık: hata.
faul vuruşu : hata vuruşu. Örnek: Hata vuruşunu İlker yapıyor.
fauna : Lâtince. "Belirli bir bölgede yetişen her türlü hayvanın hepsi" anlamında kullanılan bu söz için daha önce "direy" sözü önerilmiş, ancak tutunamamıştır. Kurulumuz, bu ayki toplantısında fauna sözüne karşılık olarak hayvan varlığı kelimesini önermiştir. Örnek: Van Gölü çevresinin hayvan varlığı çeşitlilikgösterir.
fenomen: Fransızca phénomène (olay; şaşılacak şey; görüngü). Yunanca "phainomena"dan. Felsefede "somut, algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne" anlamında kullanılan fenomenin bu anlamı için güzel bir karşılık daha önce teklif edilmişti: görüngü. Örnek: Kant'a göre biz ancak görüngüleri bilebiliriz.
fenomenizm: görüngücülük. Örnek: Görüngücülük, bilgi alanının görüngülerle sınırlı olduğunu kabul eder.
Fenomen kelimesi felsefî anlamı dışında günlük dilde de yaygın biçimde kullanılmaktadır. Bu kullanılış için teklifimiz: (şaşılacak) olay. Örnekler: Hayretten titretecek bir olay karşısında bulunuyoruz. Adam, olay hâline geldi.
fermantasyon : Fransızca fermantation sözü "mayalanma" demektir. Organik maddelerin bazı mik-roorganizmalarca salgılanan enzimler etkisiyle uğradığı değişikliktir. Bu söz için Kurulumuz, dilimizde zaten var olan mayalanma sözünün kullanılmasını önermektedir. Örnek: Yoğurtta bulunan süt şekerinin, midede mayalanmaya uğramadan bağırsaklara geçtiği ve kokuşma yapan mikroorganizmaların gelişmesini engelleyerek insan ömrünü uzattığı bildirildi.
figürasyon : Fransızca figuration. "Bir şeyi belirli bir şekle sokma, hareketi figürlerle sunma, sembollerle anlatma" anlamlarında olan bu kelime için Kurulumuz, biçimleme karşılığını önermiştir.
fiks mönü : Fransızca fix (sabit) + menu. Karşılığı: tek liste. Örnek: Gideceğimiz aş evinde tek liste uyguluyorlar.
fikstür : İngilizce fixture (sabit şey). Yarışmaların zaman ve sırasını belirleyen çizelge. Teklif edilen karşılık:karşılaşma takvimitakvim. Örnekler: Takımımızın büyük bir takvim avantajı var. Karşılaşma takvimi henüz belirlenmedi.
fikşın : İngilizce fiction (hayalî olay ve kahramanlardan oluşan eser, kurmaca eser). Teklif edilen karşılık:kurgu. Örnek: Roman, hikâye, masal, film ... bunların hepsi birer kurgudur. Science-fiction için bilim-kurgu karşılığı dilimizde zaten yaygınlaşmıştır.
fiktif : Fransızca fictif, İngilizce fictive (hayalî, uydurma, sahte). Teklif edilen karşılık: kurmaca.Örnek: Roman kurmaca bir yapıya sahiptir.
filibustering : Bir politika terimi olan ve İngilizceden dilimize giren fılibuster, "bir kanunun kabul edilmesini önlemek için, konuyla hiç ilgisi olmayan konuşmalar yaparak kürsüyü işgal etmek" anlamını taşımaktadır. Dilimizde bu tür davranışlar için engelleme kelimesi kullanılmaktadır. Kurulumuz, engellemekarşılığının uygun olacağı görüşündedir. Örnek: ABD Senatosunun en meşhur engelleme örneklerinden ilki 1935 yılında Franklin Roosevelt’in başkanlığı sırasında yaşanmış.
filtre : Fransızca filtre. "Karışmış hâlde bulunan maddeleri birbirinden ayırmaya yarayan alet, süzgeç veya objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam" anlamındaki bu söz için Kurulumuzun önerisi, süzek'tir. Örnekler: Çay makinemiz üstün Swiss Gold süzeği ile son derece ekonomik ve kullanışlıdır. Baca bağlantısı olmayan evler için karbon süzek takabilme imkânı vardır.
final : Fransızca finale (son karşılaşma). Final ve onunla ilgili kullanışlar için şu karşılıkları teklif ediyoruz. Final: sonuç, sonuç karşılaşması; final maçı: sonuç karşılaşması (maçı); yarı final: yarı sonuç; çeyrek final: çeyrek sonuç; finale kalmak: sonuca kalmak; yarı finale kalmak: yarı sonuca kalmak; finalist: sonuç oyuncusu, sonuç takımı, sonuç yarışması. Örnekler: Anadolu Lisesi yarı sonuçta Ankara'yı temsil edecek. Millî takımımız çeyrek sonuca kaldı. Karşı takımı 4-3 yenerek sonuç takımı olmaya hak kazandı.
final four : İngilizce final (son) + four (dört). Elemeli oyunlar sisteminde son dört takım(a girmek). Teklif ettiğimiz karşılık: son dört. Örnek: Takımımız, önce üst küme, sonra da son dört hakkını elde edecektir.
finansman : Fransızca financement. Ekonomi alanında kullanılan bu söz, "bir girişimin işleyebilmesi, üretilebilmesi için gerekli olan para ve krediyi sağlama işi" olarak tanımlanır. Kurulumuz bu söz için, para desteği karşılığını önermiştir. Ancak bu alanda finansman sözünden başka finans, finansör, finansal, finanse etmek, finanse edilmek gibi başka kullanımlar da vardır. Kurulumuz, bu sözler için de aşağıdaki karşılıkları önermektedir:
finans : maliye, malî işler, para işleri.
finansal : malî.
finanse edilmek : parayla (paraca) desteklenmek.
finanse etmek : parayla (paraca) desteklemek.
finansör : para destekçisi, malî destekçi.
Örnekler: Türkiye'nin sorumlulukları söz konusu olduğunda projelerin para desteği aksatılmadan karşılanacaktır. Yabancı şirket 3 milyarı bulan para desteğini temin etti. Biz şirketin en büyük para destekçisiydik.
finiş : İngilizce finish (bitme, bitirme). Yarışın bitmesi; yarışın bittiği yer veya çizgi anlamlarında kullanılan bu söz için teklif ettiğimiz karşılık: varış. Örnek: Koşucular varışa iyice yaklaştılar.
finişe kalkmak : varış için hızlanmak.
firmware : İngilizce firmware. Bu söz için Kurulumuz, bellenim karşılığını kabul etmiştir.
first-class : İngilizce first (birinci, ilk) + İngilizce class (sınıf, zümre; mevki). Uçaklarda birinci mevki için kullanılmaktadır. Bu terim için çeşitli Türk lehçelerinde "yer, mevki, makam" anlamına gelen "orun" kelimesini kullanarak şu karşılığı teklif ediyoruz: birinci orun. Örnek: Birinci orunlu ilk uçuşlar salı günü başlıyor.
first lady: İngilizce first (ilk, birinci, baş) + lady (hanım, hanımefendi). Son zamanlarda basınımızda "cumhurbaşkanının hanımı" anlamında kullanılan bu terim için teklifimiz: başhanımefendi. Örnek:Başhanımefendinin bazı demeçleri eleştiriliyor.
fitness center : İngilizce fitness (liyakat; uygun ve yerinde oluş; sıhhatte oluş) + center (merkez). Kurulumuz bunun yerine sağlıklı yaşam merkezi sözünün kullanılmasını önermiştir. Örnek: Boğaziçi Üniversitesinin Boğaz manzaralı havuzundan sonra sağlıklı yaşam merkezi de hizmete girdi.
fizibilite : İngilizce feasybility (yapılabilirlik, uygulanabilirlik). "Herhangi bir girişimin işletme ve ekonomi yönlerinden durumunu önceden tespit etme" anlamında kullanılan fizibilite için teklif ettiğimiz karşılık:uygulanabilirlik. Örnekler: Ülkemizde milyarların harcanması için kararlar alınırken, uygulanabilirlik, çoğunlukla ikinci plânda kalıyor. Yatırım projeleri uygulanabilirlik hesaplarına dayanır.
fizyoterapi : Fransızcadan dilimize giren, "hastalıkları su, ışık, ısı, hava ve elektrik gibi fıziksel yöntemlerle tedavi" anlamındaki fizyoterapi için Komisyonumuz fizik tedavi karşılığının kullanılmasını uygun bulmaktadır.
fizyoterapist : fizik tedavi uzmanı.
flâş : İngilizce flash (fotoğraf lâmbası; fotoğraf lâmbasının ışığı; önceliği olan çarpıcı haber veya müzik parçası). Her kavram için ayrı ayrı terimler kullanılması uygun bulunmuştur.
Fotoğraf lâmbası için: çakar. Örnek: Fotoğraf makinesinin çakarı yanmadı.
Fotoğraf lâmbasının ışığı için: çakıntı. Örnek: Fotoğrafı çakıntı ile çekersek daha net görüntü elde edebiliriz.
Çarpıcı müzik parçası ve haber için: çarpıcı, gözde. Örnekler: Petrol anlaşmasıyla ilgili haber, günün en çarpıcı haberiydi. Son yılların gözde ismi; son yılların gözde parçası.
flash-back : İngilizceden imlâsı ve telâffuzu ile dilimize mal edilmeye çalışılan ve "geçmişteki bir olayı, gösterilen olay arasında yeniden veren sinema çekimi" anlamına gelen bu kelime için Kurulumuz, geriye dönüş sözünü önermektedir ve bunun flash-back'ı karşılayacağı kanaatindedir. Örnek: Önceki gün ekranda şu “Yukarıdakiler”i izlerken birden zihnimde bir geriye dönüş olayı yaşadım.
flora : Lâtince. "Belirli bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi, bitki örtüsü" anlamında kullanılan bu söz için daha önce "bitey" kelimesi önerilmiş, ancak tutunamamıştır. Kurulumuz, flora için bitki varlığı sözünün uygun bir karşılık olduğunda birleşmiştir. Örnek: Türkiye'deki dağların bitki varlığı üzerinde çeşitli araştırmalar yapılmış, büyük bir bölümü de yayımlanmıştır.
forex : İngilizce "for an exchange" sözünün kısaltılmış şekli olan bu kelime "yabancı para" anlamındadır. Forex şeklinde kullanılması dilimize aykırıdır. Türkçemizde zaten döviz ve yabancı para karşılıkları bulunmaktadır.
formasyon : Fransızca formation (meydana getirme, oluşturma; kurma, kurulma). Dilimizde "şekil alma" anlamında kullanılan bu kelime için teklifimiz: biçimlenme. Örnek: Oyuncular, biçimlenmelerini tamamlamış, yetenekli oyuncular.
format : İngilizce format. “Boyut, ölçü, kitap boyutu” anlamında dilimizde kullanılan bu söz için Kurulumuz, boyut veya çokluk ekiyle boyutlar kelimelerini önermektedir. Örnekler:Masrafı ve maliyeti düşünerek daha ucuz boyutları seçiyorlar. Gazetenin bu boyutlarla çıkması ek masraflar gerektiriyor.
Sözün bilgisayar alanındaki kullanımları için de biçim ve biçimlemek karşılıkları önerilmiştir.
formel-enformel : Fransızcadan dilimize giren ve genellikle eğitim alanında kullanılan bu kelimelerden formel, "resmî, usule uygun; biçimsel, şeklî" anlamını taşımaktadır. Kurulumuz bu söz için biçimsel veyaşeklî karşılığının uygun olacağı görüşündedir. “en-" ön ekiyle kurulmuş olan "enformel" içinse biçimsel(veya şeklî) olmayan ve eğitim alanındaki kullanımı için de resmî olmayan eğitim karşılıklarında görüş birliğine varılmıştır. Örnekler: Bilim Merkezi bir müze değil, biçimsel anlamda okul da değil; ama gerçek anlamda bir öğrenme merkezi. Günümüzde okul dışı resmî olmayan eğitim giderek daha fazla önem kazanıyor.
forvet: İngilizce forward (ileride olan, öndeki; ön, ileri). "Takımın ileri hattında görevlendirilmiş olan oyuncu" anlamı için ileri uç oyuncusu, hücum oyuncusu karşılıkları teklif edilmektedir. Örnek:İleri uç oyuncuları (hücum oyuncuları) başarılı olamadı. "İleri uç oyuncularından oluşan hücum hattı" anlamı için teklif ettiğimiz karşılık: ileri uç. Örnek: İleri uçta yer alan oyuncuların hava hâkimiyeti çok iyiydi.
forward : İngilizce forward. Bankacılıkta "vadeli işlemler için uygulanacak olan döviz kuru" anlamına gelen bu kelime için Kurulumuzvadeli döviz ticareti sözünü önermektedir.
forward : Bu söz, bankacılıkta "vadeli işlemler için uygulanacak olan döviz kuru" anlamında kullanılmaktadır. Sözün bu anlamı için Kurumumuzvadeli döviz ticareti karşılığını önermektedir. Örnekler: Vadeli döviz ticareti konusunda çok şey söylendi ve yazıldı. Merkez Bankasının vadeli döviz ticareti işlemlerine başlaması, piyasadaki kurlar üzerinde baskıyı azalttı.
Sözün bilgisayar alanındaki kullanımı için de yerine göre kullanılmak üzere iletmek ve ileri karşılıkları önerilmiştir.
fotokopi : Fransızca photocopie. Bu söz, Türkçe Sözlük'te "bir yazı, kitap veya biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma, tıpkıçekim" şeklinde tanımlanmıştır. Kurulumuz bu söz için daha önce önerilmiş olan tıpkıçekim kelimesinin uygun bir karşılık olduğu görüşündedir.
fragman : Fransızca fragment. Bir sinema terimi olan bu kelimeyi Türkçe Sözlük, “bir sinemada bir sonraki programı, filmi tanıtmak için o programdaki filmden gösterilen örnek parçalar, tanıtma filmi” şeklinde tanımlamaktadır. Kurulumuz, bu kelimeye karşılık olarak günlük konuşma dilinde de sıkça geçenparça sözünün kullanılmasına karar vermiştir. Örnek: Seyirci parçaya bakarak gelecek film hakkında bilgi sahibi olur.
fraksiyon : Fransızca fraction (bir siyasî partinin politikasını parlâmentoda, yerel yönetimlerde yürütmek için teşkilâtlanmış grup, bölüntü, bölüngü). Fraksiyon kelimesine iki karşılık önerilmiştir: hizip vebölüntü. Örnek: Tespit edebildiğimiz kadarıyla partide birkaç bölüntü (hizip) var.
frame : Bilgisayar alanında kullanılan ve "grafik ve masa üstü yazılımlarında içinde metin ya da grafik yer alabilen dikdörtgen alan" anlamına gelen bu kelime için Kurumumuz, yerine göre kullanılmak üzere çerçeve ve karekarşılıklarını önermektedir.
franchising: İngilizce franchising (oy verme hakkı; imtiyaz; muafiyet; bir şirketin mallarını satma yetkisi). Kelime, son anlamıyla basında kullanılmaya başlamıştır. Özellikle yabancı şirketler, isim ve markalarını kullandırarak büyük şehirlerimizde kendi ürünlerini satan iş yerleri açmaktadırlar. Teklif ettiğimiz karşılık: isim hakkı. Örnekler: İsim hakkı vererek Türkiye'de hızla yayılmakta olan İtalyan hazır giyim markası Stefanel, Mersin'de de mağazasını açtı. Şu anda isim hakkı veren firma sayısının 100'ü, mağaza sayısının da 1000'i aştığı sanılıyor.
free-shop : İngilizce free shop. Özgün imlâsıyla dilimize giren bu söz için Kurulumuz,gümrüksüz mağaza karşılığını önermektedir. Örnek: Esenboğa Hava Limanındaki gümrüksüz mağazalardan dostlarıma çeşitli hediyeler aldım.
free-lance: İngilizce free-lance sözü, "serbest yazar ve sanatkâr" temel anlamına gelmekte, "Bireyin emeğini bir kuruma bağlı kalmadan dilediği kadar yere satabilmesi" anlamında kullanılmaktadır. Kurumumuz bu  söz yerine kullanılmak üzere bağımsız, serbest, başına buyruk karşılıklarını önermektedir.
frikik : İngilizce free (serbest) + kick (tekme). Bu terim için güzel bir karşılık zaten kullanılmaktadır:serbest vuruş.
fuaye : Dilimizde uzun zamandan beri kullanılan bu söz Güncel Türkçe Sözlük'te "bir gösteri veya toplantı binasında, temsil veya toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri" biçiminde tanımlanmaktadır. Kurumumuz bu kelime için dinlenmelik sözünün uygun bir karşılık olduğu görüşündedir.
full-time: İngilizce full (dolu; meşgul; tam) + time (zaman). "Kanunî olarak kabul edilmiş iş günü" anlamı için de dilimizde güzel bir karşılık daha önce teklif edilmişti: tam gün. Örnek: Tam gün çalışan öğretim üyeleri tazminatlardan da yararlanıyorlar.
fundamentalist : İngilizce fundamentalist. Teklif ettiğimiz karşılık: köktendinci. Örnek: Son zamanlarda köktencilerin etkisi artmaktadır.
fundamentalizm : İngilizce fundamentalism (Protestanlıkta aşırı muhafazakârlık, Kitab-ı Mukaddes'i harfe göre tefsir etme). Dilimizde, dinin başlangıçtaki naslarını temel alan ve bunu bir devlet sistemi olarak uygulamak isteyen görüşler için kullanılmaktadır. Teklif ettiğimiz karşılık: köktendincilik. Örnek:İran'da köktencilik yaygın bir akımdır.
fütürist : Fransızca futuriste (gelecekçilik yanlısı). Bu kelimenin Türkçe Sözlük'te de belirtildiği gibigelecekçi sözüyle karşılanması uygun görülmüştür. Örnek: Bakan, 2000'li yılların Türkiye'sine ilişkin gelecekçi çeşitlemeler yapıyor.
Kök bakımından ortak olan fütürizm sözünün gene Türkçe Sözlük'te belirtildiği gibigelecekçilik, fütüroloji'nin ise gelecek bilimi olarak karşılanmasında görüş birliğine varılmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkçe İsimlerin İngilizceleri

Bazı isimler dünyanın hemen her yerinde ve hemen her toplumunda kullanılmaktadır. Bu isimlerin her yerde kullanılmasının temel nedenleri; ilahi dinlerde geçmeleri, sömürgecilik anlayışına bağlı kültürel aktarımlar sonucu kullandırılmış olmaları, diğer kültürlere özenme, tarihe damgasını vurmuş liderlerin isimleri olmaları... gibidir. Peki bizim dilimiz ile İngilizcede ortak olarak kullanılan isimler nelerdir_  İşte bu isimlerden bazıları: Türkçe-İngilizce Süleyman ----> soloman Yunus ----> Jonah Nuh ----> Noah Zekeriya ----> Zacharia Meryem ----> Mary Adem---->Zdam Kamuran ---->C ameron Can ----> John İsa ----> Jesus Musa ----> Moses Kerem ----> Kareem Kenan ----> Keenan Yusuf ----> Joseph Yasemin ----> Jasmine Bünyamin ----> Benjamin Biryan ----> Brian İshak ----> İsaac Yakup---->Jakop Selin  ----> Selene Defne ----> Dephny Harun ----> Aaron. >>Türk ünlüler İngiliz olsalardı isimleri ne olurdu? Görmek için tıkla

Selfie'nin Türkçe Anlamı Nedir? Selfie'nin Türkçe Karşılığı Nedir?

Selfi'ye Türkçe Karşılık Bir selfie furyasıdır gidiyor memlekette ve dünyada. Herkes selfie çekiyor da nedir bu selfie?  Selfie ne demektir? Türkçe Karşılığı nedir? Öncelikle anlamına bakalım: Selfie , fotoğraf makinasını ter çevirerek insanın kendi resmini çekmesi demektir. Bu kadar basit ama sıkıntı Türkçe karşılığında. TDK geçenlerde yaptığı açıklamada selfie kelimesi için Türkçe karşılık arandığını ancak henüz bir  karşılık bulamadıklarını açıkladı. Ben de sizlere hadi bir beyin fırtınası yapalım diyorum.  Aklııuza gelen ilk Türkçe karşılığı yazın.  Ben de en beğenileni ası(afiş) olarak hazırlayıp yayınlayayım. Facebook impressum hakkında bilgi almak için tıklayın

Düşük Bel Pantolon Nereden Çıkmıştır

Düşük Bel Pantolonun Hikayesi Türk giyim kültürüne Amerika' dan girmiş olan " düşük bel pantolon " un nereden çıktığını biliyor musunuz? Düşük bel pantolon icat ediliş açısından en garip hikayelerden birine sahiptir . Düşük bel pantolon ilk olarak Amerika'daki hapishanelerde kullanılmaya başlanmıştır. Nedeni ise çok ilginç. Hapishanelerdeki mahkumlar cinsel olarak kısıtlandıkları için hem cinslerine ilgi duymaya başlamışlar. Ancak o dönemlerde böyle şeylerin dile getirilmesi adamı ipe götüreceği için mahkumlar da bu isteklerini gardiyanlara belli etmeden gösterebilmek adına bir yöntem geliştirmişler. Bu yöntem yazının başlığından da tahmin edebileceğiniz üzere pantolonu biraz aşağı indirerek popoyu göstermek. Hay gözünü sevdiğimin Türk kültürü, her geçen gün senden kopup nerelere gidiyoruz!.. Hayır pantolonu ilk kullanan milletlerden biri olmasak içim yanmayacak. "Selfie" Sözüne Önerilen En İlginç Türkçe Karşılıklar>> Düşük